Yeme-içme sektörünün ve gece hayatının önemli isimlerinden biri olan, aynı zamanda yönetmenlik yapan ve son olarak da Esquire Dergisi’nin yayın yönetmenliği görevini sürdüren Umut Evirgen ile oyuncu eşi Alina Boz Günaydın’dan Ömer Karahan’a konuştu. Geçtiğimiz yıl dünyaevine çift, evli olarak geçirecekleri ilk bayramlarını ve ev hayatlarını anlattı.
“İlk defa evli olarak evde geçiriyoruz bayramı. İyi ilişkilerimiz olan bir ailemiz var. Birbirimizi görmeyi ihmal ettiğimiz zamanların telafisi oluyor bayramlar bu nedenle. Artık evli olarak ev ev dolaşmaktansa, evde ağırladık aile büyüklerimizi, yakınlarımızı.
Bayramlarda büyükleri ziyaret ederiz, eğer edemezsek telefon trafiği kesin oluyor. Yurt dışında değilsek ama, ziyaretleri ihmal etmiyoruz.”
“Biz evliliğimizi göz önünde yaşamamaya çalışıyoruz. Çünkü en ufak adımımızda insanlar kendi fantezilerine göre gerçeklikle alakasız haberler çıkarıyorlar. Bunu yapanlar da hiçbir kurumsal uzantısı olmayan, kontrolsüz haber yapan sayfalar. O sebeple elimizden geldiği kadar takip etmemeye çalışıyoruz.”
“Gerekmedikçe evden çıkmıyoruz. Sosyalleştiğimiz, misafirlerimizi ağırladığımız kış bahçemiz ve spor yaptığımız alanlar var. O sebeple huzurlu ve eğlenceli bir ev hayatımız var.”
“Bütün ilgi alanlarımın kesişme noktasında Alina’nın da çok iyi bildiği konular var. Ne yazarsam ne çekersem, ilk onunla paylaşıyorum ve ondan akıl alıyorum. Şimdi yeme içme sektörü muhabbetlerine de dahil oluyor. Alina üniversitesini bitiriyor, sinema televizyon bölümünde. Ben de Bilgi Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptığım için kesişen hocalarımız var. Alina’nın yaptıklarını takip etmekten ve projelerini gözlemlemekten keyif alıyorum.”
“Aslında Alina ile tanışmadan önce onun başrolünde oynayacağı bir film yazmıştım. Kendisine daha okutmadım. Araya Feride Çiçekoğlu ile yazdığımız ‘Annesinin Kuzusu’ filmi girdi. Bakalım, son taslak sonrası teklifle gideceğim; sonbaharda amacım o film, adı ‘Müptelayım Sana.’ “
“Yemekle aram mecburen çok iyi. Alina’yla her ay en az iki üç şehirde gastronomi tatili yapıyoruz. O yüzden artık sağlığımız için evde daha çok tencere yemeklerine yöneldik diyebilirim.”
“ÖDÜL ODAKLI ÇALIŞMAK ÖZGÜNLÜĞE ZARAR VERİR”
-Umut Bey yönetmenlik serüveni ve ödüllerle dolu bir hayatınız var. Uzun metraj bir filmle hayalini kurduğunuz bir ödül var mı?
“Ödüller için film yapmaktansa, film yapıp ödüllerin sürpriz olarak gelmesi daha keyifli. Ödül odaklı çalışıldığında, özgünlük ve kişisellik azalıyor. Bu sebeple ödül tarafını düşünmemeye çalışıyorum. Bu sayede Goa Film Festivali, Varşova Film Festivali, Cottbus Film Festivali gibi birçok festivalde ödüller kazandık. Çatışma olmadan gelişme olmaz. Sinema tarafı artık yıllar oldu; üçüncü filmim var. En iyi yönetmen, en iyi film dahil birçok ödül kazandık. Hedeflerimizi genişlete genişlete ilerliyoruz ekip olarak. Şimdi yine yeni bir serüven: Esquire dergisi. Film yazarken, mekanlarım çalışıyorken bu rekabete girdim. Önyargılara kulak assaydım, hiçbirini yapamazdım.”
Beğendiğiniz ve filminizde oynatmayı istediğiniz bir isim var mı?
“Eddie Redmayne’in Broadway’deki Cabaret Kit Kat Club oyunundaki performansını izledim, inanılmaz bir oyuncu. Cabaret Kit Kat Club, ilk olarak 1966 yılında sahnelenen ve o zamandan beri birçok kez yeniden sahnelenen bir müzikal. Redmayne, burada olağanüstü bir oyunculuk sergiledi. Zaten ‘The Theory of Everything’ filminde Stephen Hawking’i canlandırması ve Danish Girl’deki performansıyla da efsaneleşmişti. Hayalimde onunla çalışmak var. Elbet bir gün yollarımız kesişecek.”
Mekan işletmeciliği mi yazmak mı, hangisi iyi geliyor?
“Yıllarca babamın mekanlarında büyüdüm. Çok erken yaşta kendi iş yerlerimi kurdum. İnsan biraz nefes alabilmek için ilgisini sanata çevirmeli. En yoğun dönemimde Bilgi Üniversitesi’nde Sinema TV alanında yüksek lisans yaptım ve sonra filmler gelmeye başladı. Mekanlardaki başarı aileden dolayı zaten tattığım bir duyguydu. Bu nedenle sorunuzun cevabı kesinlikle yazmak. Yazmak, daha yeni ve sonsuz bir üretim alanı. Terapiye başladığım süreçlerde yazmam teşvik edildi. Yazmak terapiden daha çok hafifletiyor. Üstüne gitmeye başladım; bütün iyi anılarım, kötü anılarım, akılda kalan diyaloglarım… Yazmaktan sonrası tufan.”
“ALİNA İLE BİRBİRİMİZE ÇOK UYUMLANDIK”
-Eşiniz Alina Boz ünlü bir oyuncu… Çevrenizde de hep ünlü oyuncular var… Aslında hep sinema ile iç içesiniz…
“İlgilendiğiniz şeyler hayatınıza o tarz insanları çekiyor. Sahnesi olan mekanlarım var, bu yüzden otomatikman hayatımdalar. Çocukluktan beri bu sektörün içindeki insanlarla birlikteyim. Sonrasında film, şimdi dergi; insan ister istemez belli bir çevredeki insanlarla görüşüyor. Bankacı olsam, bankacı arkadaş çevrem olurdu.”
Düzenle ilgili takıntılarınız varmış, mekanlarınızın, evinizin her köşesinde tarçın, adaçayı yakıyormuşsunuz. Peki bu takıntılarınıza eşiniz ne diyor?
“Bence o bana, ben ona çok iyi uyumlandık. Bir sorun yok, evin tarçın kokmasından daha masum bir takıntı olabilir mi? Küçük şeylerle büyük mutluluklar işte.”