Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, Trabzonspor maçında yaşananlar, 2 Nisan’da düzenlenecek kongre ve takımın önündeki fikstürle ilgili açıklamalarda bulundu.
Haber Global’den Sercan Hamzaoğlu’na konuşan Kartal, “Oyuncum şişlense, futbol hayatı bitse kim hesap verecek? En fazla darp edilen oğlumdu. 6 sayfalık darp raporu var” diye konuştu.
‘SÜPER KUPA TARİHİNDE NEDEN ISRAR EDİLİYOR ANLAMIŞ DEĞİLİM’
Kartal’ın söyleşisinden bir bölüm şöyle:
Lige devam etme kararı alınırsa özellikle Nisan ayında 3 kupada 7 kritik maça çıkacaksınız. Fikstürü nasıl değerlendirirsiniz?
3 günde bir maç oynayacağız. Süper Kupa’yla ilgili bugüne kadar birçok sefer maçın ileri bir tarihe kaydırılması için, her takım da Avrupa’da yer almasından dolayı müraacatlarımız olmuştu. Şu anda Türkiye’yi tek temsil eden Fenerbahçe olarak bu maçın neden Avrupa maçı öncesinde oynatılması ısrar ediliyor, anlamış değilim. Sonuç olarak ülke puanı, milli maç gibidir. Türkiye Ligi’nin ikincisi olarak biz Konferans Ligi’ne 3 ön eleme oynayarak katıldık. İkinci takımın Şampiyonlar Ligi’ne katılması gerekirken, biz bu durumu yaşadık. Şu anda bizim maçların milli maçlardan farkı yok. 4 günde bize iki tane şiddeti yüksek maç oyna diyorlar. Ülke puanı önemsiz mi? Galatasaray’la oynadıktan sonra Yunanistan’a Olympiakos maçına gideceğiz. Galatasaray maçları yüksek stres altında oynanan maçlardır. Bunu oynayıp Avrupa maçına çıkmak ne kadar doğru olur? Biz bu maça daha çok dinlenip çıksak ülkemiz adına iyi olmaz mı? Bizim mücadelemiz bu. Biz bunu defalarca söylememize rağmen hem karşı takımın hem de TFF’nin bu tutumunu anlamış değilim. Daha önce Galatasaray’ın da Avrupa kupalarında mücadele ettiği zaman birçok kez maçlarının ertelendiğini biliyoruz. Neden bu tarihte oynatmaya çalışıyorlar, anlamış değilim.
‘AVRUPA’DA BÖYLE YERE YATMA YOK’
İç sahada takımın daha gergin olduğu ve bu nedenle kendi oyununu oynayamadığı fikrine katılıyor musunuz? Eğer öyleyse bunun önüne nasıl geçilir?
Çok fazla stres olduğumuzu düşünmüyorum. Gelen takımlar oyun hızımızı kesmek için her şeyi yapıyorlar. Hakemleri de uyarıyoruz ama rakip sürekli yere yatıyor. Pendik, Samsun, Trabzon, Alanya maçı… Hakemleri uyarmamıza rağmen en fazla kaleciye sarı kart gösterebiliyor. Türk futbolu için bir milat olup futbol adamları bir kural çıkartabilir. İlave olarak hakemlere inisiyatif verebilirler. Sakatlandıktan sonra 1 saniye sonra oyuna girmeye çalışan oyuncuları 3-4 dakika oyuna alma. Bir gol yesin bir daha yapabiliyor mu? Avrupa’da böyle yere yatma yok. Zor Avrupa maçlarına çıktık 11 galibiyet, 3 yenilgi aldık. Bir tane oyuncumuzu yere yattığını gördünüz mü? Kadıköy’e gelen yere yatmaya başlıyor. Gol atmak için oyun ritmini yakalaman lazım. Biz bunu diyemiyoruz çünkü oyun durduruluyor. Takım içerisinde de doğal olarak stres başlar.
İsmail, İrfan Can, Osayi, Szymanski, Tadic kariyer rekoru rakamlarına ulaşıyor. Dzeko gol krallığına gidiyor. Bunu nasıl planladınız ve bu oyuna oyuncuları nasıl ikna ettiniz?
Geçen yıl farklı bir sistem vardı, bu yıl ben kendi oyun sistemimi kurdum. Yabancı antrenörler bunun için sizden en az 2 sene zaman ister. Biz 12 oyuncu aldık, eski oyuncularla harmanladık. Bu sezon başı muhteşem bir giriş yaptık. Sonuçta herkesin takdirini alan, iyi bir oyun sitemimiz var. Sonrasında sakatlıklarımız oldu. Hep aynı bölgede sakatlılar yaşadık. 5 stoperimiz birden sakatlandı, 4 orta saha oyuncumuz bir anda sakatlandı. Orada bir zorlandık. Avrupa maçlarında mağlup olduk. 16 yaşındaki gençlerle gittik. Elimizde tam kadro varken neler yaptığımız tüm dünya gördü.
‘OYUNCULARA ‘HİÇKİMSE TRİBÜNLE UĞRAŞMASIN’ DEDİM’
Trabzon’da yaşanan olayları; Türk futbolunun en önemli isimlerinden biri olarak nasıl yorumlarsınız?
Trabzonspor maçları her zaman gerilimi yüksek geçer. Nerede oynansa bu böyledir. Baskı altında oynanır. Trabzon’a gittiğimiz bizim için sezonun en önemli maçlarından biriydi. Rakibimiz aynı gün maçı kazanıp farklı 5’e çıkarmış bizim de mutlaka kazanmamız gerekiyordu. Rakip takım antrenörü Abdullah Avcı’nın planlarını biliyorduk, o da bizimkini tahmin ediyordu. Satranç savaşı olacaktı. Planı tutan biz olduk. 2-0 öne geçtik. Yaşanan olaylar oldu. Kafama maddeler geldi. Maçın sonuna kadar su şişeleri yedik. Sahanın içine atılan meşaleler, paralar var. Livakovic’in yüzüne para geldi. Hakemlere maçı durdurmalarını ve ertelemelerini söyledim. Dördüncü hakem Volkan Bayarslan bana “Maçı tehir edecek bir durum yok” dedi. Abdullah Avcı doğruları bilsin. Devre arası koridorda yanıma geldi, “İsmail hocam bazı oyuncuların ısınırken tribünlere bakmasını tahrik ediyorlar. Uyarırsan sevinirim, ortam gerilmesin’ dedi. Ben de ‘Peki hocam, teşekkür ederim’ dedim. Takımı topladım, sahadaki yedek oyuncuları da çağırdım. FB TV de çekti isterlerse görüntüleri de izletiriz. “Hiç kimse tribünlerle uğraşmasın, işimizi yapalım, 2-0 öndeyiz maçı kazanıp dönelim. Kimse hakemle tribünlerle uğraşmasın. Biz buraya kazanmaya, futbol oynamaya geldik” dedim. İkinci yarı ne hikmetse karşı taraftan tribün saldırısına uğradık. Su bombardımanı yağdı. Sol tarafta Ferdi, Tadic, Oosterwolde tarafı bu yüzden felç oldu, durdu. Hiçbir atağa çıkamadı. Kalecimizin önüne meşaleler atıldı. Konsantrasyonumuz bozuldu. Panik başladı sürekli uzun oynadık. Sonuçta golden önce atılan meşaleler varken, sahayı bile temizlettirmedi hakemler ve golü yedik. Golü yiyince Trabzonspor iştahlandı. Sahadaki oyunlarının yanı sıra tribündeki saldırı temposu da arttı. Sonuçta kendi hatamızdan penaltı oldu. Maç 2-2’ye gelince hamle yaptım. Cengiz’le Mert Hakan’ı sakat sakat kadroya almıştım. Belki oynatabilir diye. Soksam 3-5 hafta oynayamazlardı. İki değişiklik yaptık ve oyun dengeye geldi. İkinci hücumda golü bulduk ve kazandık.
‘OYUNCUM ŞİŞLENSE HESABI KİM VERECEK?’
Maç başından sonuna kadar vücuduma yabancı madde yedim ama hiç rol yapmadım, maçı provoke etmedim. Kafam yarıldı deyip ayılıp bayılabilirdim, böyle bir adam değilim. Maç oynansın diyerek sahanın içinde kalarak, bütün çabamı gösterdim. Yoksa biz farklı şekillere girsek maçı ertelettirebilirdik. Futbol kazansın diye iki camia arasında gerginlik olmasın diye oyun içinde kaldım. Sahanın içine girip su şişeleri topladım maç tamamlanması diye. Şampiyonluk kaybedebiliriz ama dostluk kazansın tarafındaydık. Maç bitti iki yabancı oyuncuyla tokalaştık. Eren Elmalı’yla güzel sohbet ettik. Kaleci Livakovic bana doğru koştu ve sarıldı. Hatalı gol yedi, kaybetsek yıkılacaktı çocuk. Çocuk bana sarılırken titriyordu. “Sana mahcubum ama kazandık” der gibi sarılıyordu. Ondan ayrıldım sahanın ortasına doğru gelirken, Trabzonspor’un menajeri var. Beyefendi birisi. “Hocam maçı kazandınız, tebrik ederim, takımı içeri alır mısınız?” dedi. Bende tamam dedim. Arkamı döndüm bizimkiler sahanın ortasında sevinmeye başladı. O sırada maskeli biri atladı sahaya. Arbede yaşanırken takıma içeri girin dedim. O yaşanan arbede de bir tanesi bizim futbolcuya saldırıyor, elinde de büyük bir şiş çıkıyor. Oyuncum şişlense, futbol hayatı bitse kim hesap verecek. Bu şiş benim oyuncumdan mı düştü? Bir tanesinde korner direğinin sivri tarafıyla futbolcumu kovalıyor. Vursa sakat kalsa kim hesabını verecekti? Statta çok büyük bir güvenlik zaafiyeti vardı. Taraftarlar bu kadar kolay nasıl girdiler. Yüzü maskeli biri sahaya atlıyor. Trabzonlu mert insandır, Karadenizlilier delikanlı insanlardır. Ben de Karadenizliyim. Rizeliyim. Sen sahaya atlıyorsun, niye yüzün kapalı, sen kimsin? Seni biri mi oraya gönderdi? Sahaya atlayarak kadar cesaretin var, yüzünü niye saklıyorsun? Büyük bir güvenlik zaafiyeti vardı.
Maçında durdurulması gerekiyordu. Maç başından sonuna kadar çeşitli maddeler yedik, maçın tehir edilmesi gerekiyordu. Kaleci Yasin hocamız çok fena darbedildi. Yasin hocamız da Trabzonlu. Maçtan sonra dedesini görmeye gitti, Trabzon’da kaldı.
Oğlum Emre’yi 5-6 kişi araya aldı. 6 sayfalık darp raporu var oğlumun. Kaburgalarında ezilme var. Bir gün hastanede kaldı benim oğlum. En fazla darp edilen oğlumdu. Bir baba olarak düştüğümüz durumu düşünebiliyor musunuz? Yıllar önce şampiyonluğa gidiyorum, kurşunlanıyorum ve şampiyonluğumuz gidiyor elimizden. Bu sene aynı şekilde Trabzon’da yaşananlara hayret ediyorum. Daha birkaç hafta önce kendi sahanızda farklı yeniliyorsunuz tribünlerde tepki olmuyor. Neden iki camia karşı karşıya geliyor, neden bizim maçlarda bunlar oluyor?
Oyuncularınızın, özellikle Osayi, Oosterwolde, İrfan Can Eğribayat ve Batshuayi’nin PFDK’ya sevk edilmesi gündemde. Ceza alacaklarını düşünüyor musunuz?
Ceza meza kimsenin verebileceğini düşünmüyorum. Ne yapsın oyuncum kendini müdafaa etmesin mi? Bir iki kişi olsa münferit bir olay deriz. 200-300 kişi sahaya giriyor. Tabii ki kendilerini müdafaa edecek oyuncular. Asıl işin koridor kısmı var, o konuşulmalı. Koridorun köşesinde oyuncuları bekliyordum. Osayi, Fred geldi en son. Osayi geldi ve birisi ona vurdu. Kafasını duvara vurarak baygınlık geçirdi. Osayi’yi almaya gidiyorum. Onların antrenörü var Sarp. Beni tuttu, çocuk kötü niyetli değil. Bir şeyler diyor ama duymuyorum. Elim şişmiş neden oldu bilmiyorum. 3 metre önümde yatan Osayi’nin yanına gidemedim. Abdullah hoca geldi beni almaya. Bir anlık oldu her şey. Orada büyük saldırıya maruz kaldık.
Soyunma odasında ne oldu?
Oğlum Emre’nin başı döndü, kustu. Ertesi gün İstanbul’da hastaneye götürdüğümüzde “Sizin o gece çocuk orada hastaneye yatırmanız gerekirdi” dedi. Yasin hoca Trabzon’da kaldı, hastaneye gidemedi. Ertesi gün rapor almaya gitti Trabzon’da hastaneye, bakın onları da anlatmayım. Trabzon’daki dostlarımız çok üzülür sonra. Emre vücudunda buzlarla saatlerce yere yattı. Saatlerce kustu. Kiminin dudağı patladı kiminin kaşı açıldı. Herkes üzgün ama savaştan çıktıkları için. Maçı kazandığımız içinde mutluydular. Mahsun bir mutluluk vardı takımda. Bütün bu yaşananlarda sonra sanki günün sonunda biz suçluymuşuz gibi, oyuncular ceza alacakmış gibi bir algı var. Anlayamıyorum. Bu nasıl olur, inanamıyorum. Su şişelerini biz mi attık, kendi kendimize mi saldırdık, şişle adam benim adamıma saldırdılar, korner direğiyle saldırdılar. Oyuncularım kendini müdafaa ettiği için mi suçlu durumuna düştü? Sezon başından bugüne kadar birçok haksızlıklara uğradık. Büyük taraftarımıza sesleniyorum, buna rağmen şampiyonluk mücadelesi veriyoruz. Artık birlik beraberlik içinde takıma daha fazla destek olun. Yaşadıklarımız ortada. Neyle mücadele ettiğimizi, nelere karşı durduğumuzu görün. Sizden rica ediyorum. Önümüzdeki 8 maçı da kazanıp şampiyon olacağız. Saha içinde ve dışında yaşadıklarımız orada. Gözünüzü açın.
‘LİVAKOVİC ÇOK ETKİLENDİ’
Livakovic’in ayrılmak istiyorum dediği iddia edildi. Bu doğru mu? Yabancı oyuncuların durumu ne?
Livakovic, çok duygusal bir çocuk. İçine kapanık bir çocuk. Çok etkilendi. Şu an milli takımda, gelince ruh halini konuşacağız. Babası, ailesi Hırvatistan’da ayağa kalkmış durumda. 14 oyuncu veriyoruz milli takımlara, kim bu kadar oyuncu veriyor bu ülkede? Buna rağmen biz Avrupa’da, ligde mücadele ediyoruz. Sakatlarımıza rağmen, sezon balından bu yana uğradığımız haksızlıklara rağmen yolumuza devam ediyoruz. Oyuncular üzgün. Yaşananları tasvip etmiyorlar, inanmıyorlar. Niye diğer takımlar bize böyle davranıyor, diyorlar? Saha içinde yaşananlarla ilgili oyuncularımdan birçok şey geliyor bana. Gecemizi gündüzümüze katıyoruz başarı için. Artık bu maçtan sonra net her şey ortaya çıkmıştı.
(SPOR SERVİSİ)